Vehene'l-azmu minni [24]
" ... (Burada terşih yoluyla sadece) "kemik" zikredilmiş; çünkü o, bedenin direğidir ve (bedenin) dik durması onun sayesindedir. Keza kemik (insan) yapısının temelidir ve zayıfladığı zaman güç bakımından (beden) yavaş yavaş çöker. Yine bunun gibi kemik ondaki (bedendeki)lerin en güçlü ve sert olanıdır. Eğer o zayıflarsa onun dışındakiler hay hay zayıflar. (Allah burada kemik kelimesini) tekil (formuyla) kullanmıştır; çünkü tekil (form), cins'e işaret eder. (Allah) böylelikle (bedenin) direği olan, (onu) dik tutan ve cesedin kendisinden teşekkül ettiği unsurların en güçlüsü olan şey'e zayıflık isabet ettiğini kastetmektedir. Eğer çoğul (formunda) olsaydı başka anlamlar da kastedilmiş olacaktı. Ama bu durumda sadece bazı kemiklerin değil, tümünün zayıfladığı belirtilmiş oluyor." [25] "...Yani kemik zayıfladı." [26] "...(Kemik) zayıfladı." [27] "...Ey Rabbim yaşlılık sebebiyle kemiklerim zayıfladı, dedi ..." [28] "Boyun eğerek dua edip dedi ki: 'Ey Rabbim! Kuşkusuz yaşlılık sebebiyle kemiklerim zayıfladı ve kuvvetim gitti.' "Vehene'l-azmu minni" cümlesi kuvvetin gitmesi ve bedenin zayıflamasından kinayedir. [29] Anladığım kadarıyla müfessirler "kemiklerin zayıflaması"nı yaşlılığı çağrıştıracak anlamlarla yorumlamışlardır. Özellikle Zemahşeri'nin bu konudaki yorumu konunun anlaşılması açısından oldukça önemlidir. Ona göre bedenin en kuvvetli uzvu kemiklerdir. Dolayısıyla kemiklerin zayıflamış, yıpranmış olması tabii olarak diğer uzuvların da zayıflamış olmasını düşündürür ki bu da yaşlanmışlığın, takatin kesilmesinin, mecalsiz kalmanın, işten güçten düşmüş olmanın belirtisidir. Allah burada, vücudun en sağlam uzvunun zayıflamışlığını, geriye kalan diğer uzuvları zikretmeden onlara da teşmil etmiştir. Ancak, Kur'an meallerinin genelinde bu deyimin lafzi anlamıyla tercüme edildiğine şahit oluyoruz Elmalı: ... Kemik gevşedi benden ... Çantay: ... Benim kemiğim yıprandı ... D.İ.B.: ... Gerçekten kemiklerim zayıfladı ... Bilmen: ... Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı... Yavuz: ... benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ... Davudoğlu: ... benim kemiğim gevşedi ... Ateş: ... Bende kemik gevşedi... Bulaç. ... şüphesiz benim kemiklerim gevşedi... T.D.V.: ... kemiklerim zayıfladı ... Y. Öztürk: ... kemik gevşedi bende ... Atay: ... kemiklerim zayıfladı ... A, Öztürk: ... kemiklerim zayıfladı ... Koçyiğit: ... Kemiklerim iyice zayıfladı ... Hizmetli: ... artık yaşlandım ... Varol: ... kemiklerim zayıfladı ... Piriş: Şüphesiz kemiklerim zayıfladı ... Gördüğümüz kadarıyla ayetin mecazi yönünü öne çıkaran/belirten tek mütercim Hizmetli'dir. Onun dışında kalan mütercimler ise ayeti birebir lafızlarıyla tercüme etmeye çalışmışlardır. Oysa daha önce de belirtildiği gibi "vehene'l-azmu" ifadesi yaşlılığı çağrıştıran bir ibaredir ve ancak Araplar için belli bir anlam ifade etmektedir. Türkçe'de kemiklerin zayıflaması, gevşemesi veya yıpranması yaşlılıktan ziyade hastalığa işaret eder. Bu hastalığa yakalanmak için de yaşlı olmak gerekmiyor. Bu sebeple "vehene'l-azmu" yu "kemiklerin zayıflaması" şeklinde tercüme etmemeliyiz. "Vehene'l-azmu" dendiğinde onu dinleyen ve aynı dili konuşan toplumdaki insanların zihninde uyanan anlamın Türkçe'sini bularak tercüme etmeliyiz. Eğer onu dinleyen ve aynı dili konuşan toplumun zihninde "vehene'l-azmu" ifadesi yaşlılığı, güçsüzlüğü, takatsizliği çağrıştırıyorsa bizim yapacağımız şey söz konusu ifadeyi bu anlamlarla tercüme etmek olacaktır. Aksi durumda kastedilen anlama ulaşmamız zor olacaktır. Bu bağlamda mezkur ifadenin şu şekillerdeki tercümelerinin daha sağlıklı olacağını belirtmek istiyoruz. - Takatim kesildi - Mecalim kalmadı - İşten güçten düştüm vb. Çalışmamıza konu ettiğimiz ayetin devamındaki "veşte'ele'r-re'su" ifadesi bizim tercih ettiğimiz bu tercümeleri daha da güçlendirmektedir. Örnek: Rabbim demişti, doğrusu yaşlandım / mecalim kalmadı, saçlarım ağardı. Sana ettiğim hiçbir duam da karşılıksız kalmadı.
16.02.2009 tarihinden beri 3251 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:09